Avrupa’nın sınırlarında insanlar ölüyor ve Avrupa devletleri buna tepki olarak kendi çevrelerindeki duvarları daha da yüksek örüyor. Non-Citizens (Vatandaş olmayanlar) Avrupa’da yaşayabilmek ve çalışabilmek için mücadele ediyorlar.
Almanya’da sokaklara, meydanlara çıktılar, açlık grevleri, ölüm oruçları yaptılar. Münih’teki Alman Sendikalar Birliği (DBG) binasını işgal ettiler. Talepleri, ikametgah bildiriminin kaldırılarak kişilerin hareket etme hakkının kısıtlanmasının sonlandırılması, yemek paketlerinin kaldırılması ve mültecilik başvurularının kabul edilmesiydi.
Non-Citizensler’in başlıca göç nedenleri savaş, fakirlik ve daha iyi bir yaşam isteği. Emperyalist ülkelerin vatandaşları neredeyse tüm dünya çapında hiçbir engelle karşılaşmadan istedikleri ülkelere gitme hakkına sahip iken, diğer ülkelerin vatandaşlarına emperyalist ülkeler kapılarını kapatmaktadır. Emperyalizm, sömürdüğü ülkelerin kaynaklarıyla zenginleşirken, sömürülen ülkelerin insanları zor koşullar altında yaşamaya mecbur bırakmaktadır. Emperyalizm, emperyalist olmayan ülkeleri sadece silah satarak, doğal kaynaklarını tüketerek sefalete sürüklemiyor, aynı zamanda savaşlara neden oluyor, dünyanın birçok yerinde kendi çıkarlarına uygun gerici rejimlere de destek veriyor.
Dünya ekonomik krizinin bir sonucu olarak ortaya çıkan Avro krizi özelikle Yunanistan ve İspanya’dan bir çok işçiyi ucuz işgücü olarak Almanya’ya göç etmeye zorlamıştır. AB üyesi bir ülkede doğacak kadar şanslı olmayanları ise daha zor bir süreç beklemekte. AB üyesi olmayan ülkelerden gelenler Avrupa’ya yolculuk sürecinde ölümü göze almaktadırlar. Yol boyunca karşılaşılan engellere rağmen Almanya’ya gelindiğinde ise karşılaşılacak olan taşeron işçilik ve güvencesiz çalıştırılma, cinsiyete göre ücretlendirme olmaktadır. İşçi sınıfının ırkçılık ile bölünmesi güncel kriz sürecinde daha da önem kazanmaktadır, çünkü işçi sınıfın birliği zorlaşmaktadır. Aynı ücret ile çalışma saatlerinin düşürülmesi talebi bu siyasal mücadelede bir kaldıraç olabilir.
Almanya’da Non-Citizens hareketi çeşitli şekillerde mücadele etmektedir. Araş Dosthüseyin de son iki yıldır Non-Citizen hareketi içinde mücadele eden deneyimli aktivistlerinden biri. Dosthüseyin bir röportajda şunları söyledi: Non-Citizens sadece toplumun en zayıf halkası değil, aynı zamanda işçi sınıfının en alt tabakasıdır. Bu bizim için bir zaafiyet değil, bu kendi yaşamına dair bir hak mücadelesidir, başka türlü davranabilme durumu da yoktur zaten. Bizim analizlerimize göre, Non-Citizens radikal bir harekettir, çünkü birşeyleri kazanmak istiyorlar ve kaybedecek hiç bir şeyleri de yok. Bu bir hayatta kalabilme mücadelesidir. İnsanların ülkelerini terk etmelerinin sebebi kapitalist ve emperyalist dünya düzeninde aranmalıdır. Burada bir netleşme gerekmektedir ilk başta. Eğer Almanya dünyaya illegal olarak silah ihraç ederse, o zaman kendisini Almanya’ya insana yakışacak bir yaşam için gelecek insanlara hazırlamalıdır. Bizler Almanya’nın bize oturum hakkı vermeme gibi bir hakkının olduğunun düşünmüyoruz. Ben İran’da üzerinde ‘Made in Germany’ yazan aletlerle işkence gördüm. Vücudumda bu işkencelerin izlerini hala taşıyorum.”
Mücadele sürecinde Araş Dosthüseyin defalarca tutuklandı. Åžimdiye kadar hakkında 20’ye yakın suç duyurusunda bulunuldu ve birçok dava açıldı, yenileri de açılma aşamasında. İlk dava sonucunda Araş Hüseyin tutuklanma esnasında polise direnmekten ve hakaretten iki aylık bir hapis cezasına çarptırıldı. O ise bu konuda şu noktayı öne çıkardı: ‘ İki aylık bir hapis cezası, Akdeniz’de ölen sayısız insanla, onların ailelerinin döktüğü gözyaşıyla kıyaslandığında nedir ki?
Hakim, Araş Dosthüseyin’i Almanya’nın bir hukuk devleti olduğuna işaret ederek cezalandırdı. Görmezden geldiği nokta ise, AB’nin sınırlarında insanların öldüğüydü ve tüm Avrupa’da mültecilerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüğüydü. Bu ‘hukuk devleti’ kendi sınırları dışındaki ölümlerden, Non-Citizensler’in baskıya uğramasından ve göz ardı edilmesinden de sorumludur.
Yapılan tüm fedakarlıklara ve yürütülen mücadeleye rağmen Non-Citizens bu mücadeleyi tek başına kazanamaz. Almanya’daki mevcut engeller ve bölünmeler ve emperyalizm sadece işçi sınıfı tarafından aşılabilir. İşçi sınıfının kendisine karşı olan kısıtlamaları aşmak için objektif bir çıkarı vardır. Bunun için, işçi sınıfı mücadeleleri sınıfı felce uğratan reformist ve pasifist çizgilerin, ırkçı politikaların ve emperyalizmin dışında bir siyasal bilinç ile aktif olmalıdır. Geniş, toplumsal bir hareketin kurulması ve bunun non-Citizens mücadelesini kendi mücadelesi olarak sahiplenmesi gereklidir, ancak bu başarılırsa Non-Citizens Avrupa’nın sınırlarında ölmeyeceklerdir.
Araş Dosthüseyin ile dayanışmaya çağırıyoruz ve ona karşı olan tüm hukuksal adımların durdurulmasını talep ediyoruz!
Tüm iltica başvuruların kabul edilmesi
Seyahat özgürlüğü için ve Frontex’in kapatılması!
İkametgah bildiriminin ve iş yasaklarının kaldırılması!
|